Bundan yaklaşık bir hafta önce Heat yenilgisi sonrası
Bulls’un durumu çok da iyi gözükmüyordu. Doğu birinciliğini ve dolayısıyla
olası bir konferans finali eşleşmesinde ev sahibi avantajını Heat’e kaptırma,
ilk turda Woodson sonrası bambaşka bir takım haline gelen Knicks ile eşleşme ve
tüm sezon büyük problem haline gelen sakatlıkların kalan maçlarda takımı tekrar
vurma ihtimali vardı. Bunların hiç
birisi gerçekleşmedi ve Bulls hem doğuyu, hem de tüm ligi lider bitirirerek tüm
olası eşleşmelerde ev sahibi avantajına sahip oldu. İlk turda Knicks’e oranla
çok daha iyi bir tercih olan 76’ers ile eşleşti ve play-off’lara girerken şu
saat itibariyle takımda sakat oyuncu bulunmuyor. En azından oynamasına mani
olacak kadar sakat demek daha doğru olur.
Takımda play-off’lar öncesi en büyük soru işareti şüphesiz
geçen sezonun MVP’si Derrick Rose’un durumu. Rose son sakatlığından döndükten
sonra daha önce yaptığının aksine bu kez çok daha dikkatli davrandı. Kendisini
çok fazla zorlamadan, çok daha fazla top dağıtarak, yeniden sakatlanma riskini
azaltmaya çalıştı. Zaman zaman kendisini denediğinde sıkıntı yaşamadığını
gördük ve antrenmanlardan gelen bilgiler de gayet iyi hissettiği yönünde. 76’ers
onun için bir geçiş serisi olacak. Ne son 3 maçtaki kadar pasif ve sakin
olmasını bekleyin, ne de geçen seneki play-off’lardaki kadar agresif ve
saldırgan. Bu seriyi ritmini tekrar bulmak için iyi değerlendirmeli Rose. Sakatlıktan döndükten sonra iyi bir ritm
yakalayan Hamilton’ın da süreleri en azından ilk turda Bulls çok zorda
kalmadıkça sezonun son bölümünde olduğundan fazla farklı olmayacaktır. Bulls
her iki oyuncusunu tekrar sakatlanmadan, fazla zorlamadan ancak ritm bulacak
şekilde gittikçe yükselen bir grafikte oynatmalı. Tabii bu ayarlama için,
76’ers’ın Bulls’u ne kadar zorladığı belirleyici olacaktır.
Sezon içerisinde oynanan 3 maçın ilkini 76’ers diğer ikisini
ise Bulls kazandı. Philadelphia’da oynanan ilk maçta Luol Deng ve Rip
Hamilton’ın oynamadığını da belirtmek lazım. Bulls bu maçta top kayıplarını bir
türlü kısıtlayamamış (toplam 17 top kaybı) ve 76’ers’a açık alanda kolay
sayılar bulma imkanı vermişti (hızlı hücum sayıları 21-4 76’ers lehine). Phily
sürekli potaya giderek boyalı alan sayılarda 46-28’lik üstünlük kurarak maçı 16
sayılık farkla 98-82 kazanmıştı. Yine Phily’de oynanan ikinci maçta ise Rose
sahneye çıktı ve 35 sayı 8 asistlik performansı ile Bulls’un maçı 96-91
kazanmasını sağladı. Bu maçta 76’ers sadece 5 top kaybı yapmasına rağmen Bulls
hızlı hücum sayılarında sadece 6 sayı geride kaldı ve boyalı alan sayılarında
ise 44-36’lık üstünlük kurmayı başardı. United Center’da oynanan son maça
Rose’dan mahrum çıkan Bulls bu maçta rakibine ribaundlarda büyük üstünlük
kurarak (53-39) boyalı alandan sadece 22 sayı ve hızlı hücumlardan 5 sayı
bulmasına rağmen maçı 89-80 kazanmayı başardı. Yarı sahada hücum etmekte çok
zorlanan 76’ers Holiday’in 30 sayısına rağmen hücumda ikinci bir skorer
çıkarmayı başaramamıştı. Bulls’da ise Rose yerine ilk 5 başlayan Watson 20 sayı
bulurken, toplamda 5 oyuncusu çift haneli skor bulmayı başarmıştı. Hücum
ribaundlarındaki 17-9’luk Bulls lehine gerçekleşen fark, maçın kazanılmasındaki
önemli etkenlerden biri oldu.
Her iki takıma baktığımız zaman ortak yönleri çok olan
takımlar. İki takımda iyi savunma takımı ve hücumda ise sıkıntılar yaşayabilen
yapıdalar. Her iki takımın da çok iyi koçları var ve kenar oyuncularından
önemli katkılar alabiliyorlar. Fakat iki takımı karşılaştırdığımda Bulls,
76’ers’a oranla daha iyi savunma yapan ve Rose sağlıklı olduğunda daha iyi
hücum eden bir takım. Bulls’un 76’ers’a oranla en büyük farkı ise uzun
rotasyonundaki zenginliği. Bulls bu zenginliği ribaund farkı olarak sahaya
yansıttığı sürece nispeten sıkıntılı hücumunu ikinci şans sayıları ile daha
da rahatlatacaktır. Bu durumun gerçekleştiği maçları Phily’nin kazanması çok
zor. Phily’nin en büyük avantajı az top kaybı yapan bir takım olmaları. Bu
sayede Bulls’un hızlı hücumlardan kolay sayılar bulmasını engelleyebiliyorlar
ve maçları savunma ağırlıklı maçlara dönüştürebiliyorlar. Bulls’un top kaybını
sınırlayamadığı maçlarda ise atletik kanat oyuncuları sayesinde bulacakları
hızlı hücumlarla sezonun ilk maçında olduğu gibi Bulls’u sıkıntıya
sokabilirler. Bu nedenle Bulls’un top kayıplarını kısıtlaması şart.
Play-off’larda daha çok yarı saha basketbolu oynandığı ve 76’ers’ın yarı saha
hücumunda ciddi sıkıntıları olduğunu göz önüne aldığımızda top kayıplarını
kısıtlamanın ve ribaundlarda üstülük kurmanın Bulls açısından serinin
anahtarları olduğunu söyleyebiliriz.
Her ne kadar play-off’larda daralan rotasyonlarla kenar
katkıları sınırlansa da tüm play-off serüveni boyunca Bulls’un en fazla kenar
katkısı alacağı seri, bu seri olacaktır. Bulls’da Rose’un ve diğer
oyuncularının sakatlığında gelişen tek olumlu özellik kenar oyuncularının
özgüvenlerinin daha da yükselmesi oldu. Önemli maçlarda önemli görevler
üstlenmek zorunda kalan kenar oyuncuları çok değerli bir özgüven kazandılar .
Özellikle C.J. Watson geçtiğimiz sezon çok iyi bir normal sezon geçirmesine
rağmen play-off’larda ciddi bir düşüş yaşamıştı. Bu sezon böyle bir düşüş
yaşamayacağını umuyorum. 76’ers da kenardan önemli katkılar alan bir takım. Lou
Williams kenardan gelmesine rağmen takımın en önemli skoreri. T-Young ise 4
numara pozisyonunda eşleşme sıkıntıları yaratan bir oyuncu. Doug Collins onu
kenardan getirip takımları savunmada eşleşme sıkıntısına sokmayı ve ondan büyük
bir enerji almayı başarıyor. Evan Turner’ın ilk 5’e yerleşmesi sonrası kenardan
gelmeye başlayan Jodie Meeks de önemli bir şutör. Ancak tüm bu yapının genel
resimde bakıldığında Phily’e yaşattığı en büyük sorun düzenli bir skorerlerinin
bulunmaması. Normal sezon söz konusu olduğunda bu durum bir avantaj dahi haline
gelebiliyor ancak play-off’larda oyunun sıkıştığı anlarda bir şeyler üretmesini
isteyeceğiniz düzenli bir skoreririnizin olması şart. Phily’nin geçtiğimiz
sezon da bu sezon da en büyük sorunu bu ve bu play-off’lar içerisinde çözüm
bulunacak bir sorun değil. Rose’un yokluğunda aynı durum Bulls için de geçerli
olabilirdi anca Rose’un sağlıklı olduğunu göz önüne alırsak Bulls’un özellikle
maç sonlarında büyük bir avantaja sahip olduğunu söyleyebiliriz. Maç sonlarında
her iki takım da savunmada vidaları sonuna kadar sıktığında Phily’nin hücumları
ciddi bir sıkıntıya girecektir ve bu dönemde Bulls’un Rose’un yaratıcılığına
çok ihtiyacı var. Bu bölüm onun gerçekte ne kadar sağlıklığı olduğunu
göreceğimiz bölüm olacaktır.
Ligin en iyi iki dış savunmacısı Deng ve Iguodala’yı karşı
karşıya getirecek bu maçlarda bu iki gücün birbirlerini nötrlemesi muhtemel.
Her iki oyuncunun da büyük maç oynaması zor gözüküyor. Bulls’un bu seri
boyunca Boozer’dan ve Hamilton-Korver ikilisinden düzenli skor
katkısı alması şart. Hamilton da Korver da iyi formdalar ve Rose’a skor katkısı
yaptıkları sürece Bulls’un işi kolaylaşacaktır. Boozer ise bu sezon oynanan
Phily maçlarında çok büyük bir faktör olmayı başaramadı ancak stabil oyununu
tüm sezon sürdürdü. Onu hücumda çok rahatsız edecek uzunları yok Phily’nin ve
10-15 bandında sayı üretimine devam etmesi gerekiyor. Savunmada Phily’nin uzun
sorununu göz önüne aldığımızda Noah’ın Elton Brand’in üzerinde kalması daha
muhtemel. Young sahada olmadığı müddetçe Boozer’ın savunma kısmındaki
dezavantajı da çok büyük sorun olmayacaktır. Young’ın sahada olduğu sürelerde
ise Gibson’ın sahada olmasını bekleyebiliriz. Ömer’le birlikte geçen sezon Heat
serisinde kenardan tek ayakta kalan oyunculardan olan Gibson hem savunmada hem
de ribaundlarda vereceği katkıyla fark yaratan bir faktör olmayı başarabilir.
Ömer açısından baktığımızda ise Phily’nin uzun rotasyonunda sıkıntı yaşaması
nedeniyle çok uzun süreler alacağını sanmıyorum. Ancak oyunda kaldığı sürece
özellikle Phily forvetlerinin boyalı alandan Bulls potasına saldırmalarını
engelleyecektir. Bulls, 76’ers’ı jump shot takımına dönüştürdüğü her maçı fazla
zorlanmadan kazanabilir ve bu görevi en iyi yerine getirebilecek oyuncuların
başında geliyor Ömer.
Son zamanlarda 76’ers oyuncularının ilk turda Heat yerine
Bulls’u tercih ettiklerine dair açıklamaları oldu. Geçtiğimiz sezon ilk turda
Heat’e 4-1 elendikten sonra bu sezon da oynadıkları 3 maçı da kaybettiler.
Rose’un durumunu da göz önüne aldığımızda hiç kimse onları bu isteklerinden
dolayı suçlayamaz. Bulls’un da benzer şekilde her ne kadar bu yönde bir
açıklaması olmasa da ilk turda Knicks yerine Phily’i tercih ettiğini tahmin
edebiliyoruz. Sezonun son bölümünde yaşadıkları düşüşü ve genel takım yapısını
göz önüne aldığımızda 76’ers’ın bu seride Bulls’dan bir maçtan fazlasını
almasının zor olduğunu düşünüyorum. Genel itibariyle savunmanın ağırlıkta
olduğu, düşük skorlu maçlar olmasını bekliyorum ve tahminim Bulls 5 maçta bu
seriyi geçer.
rose sakatlanmadan önce yazıldı sanırım. rose sezonu kapattığına göre seri çok daha zor geçecek. bulls philly'i eler büyük ihtimal, hatta bir tur daha bile gidebilir ama doğu şampiyonluğu hayal oldu. miami'nin işi çok kolay.
YanıtlaSil