Navbarı Gizle / Navbarı Göster

Ana Menü

5 Mayıs 2012 Cumartesi

Tutunamayanlar


Maçı hiç izlememiş olsaydım ve biri bana 76'ers'ın %34'le şut attığını, 14 üç sayı denemesinde sadece 1 isabet bulabildiğini, hızlı hücum sayılarında Bulls'un 17-10'luk üstünlüğü olduğunu ve ribaundlarda 49-43'lük Bulls üstünlüğü olduğunu söyleseydi, maçı çift haneli farklarla Bulls'un kazanmış olduğu tahminini yapardım. Aslında maçı izlediğimde de, böyle bitmesi gerektiğini düşünüyordum. Son çeyrekte arka arkaya 10 şut kaçırıp, çeyrek boyunca 28 sayı yiyene kadar... Bulls ikinci maçta olduğu gibi, bu maçta da yakaladığı farkı koruyamadı ve galibiyete tutunmayı başaramadı.

Seri Phily'e 1-1 eşitlikle taşınırken bu kez ayarlama yapma sırası Thibs'teydi. Her ne kadar sisteminde ve yapısında ısrarcı bir koç olsa da işlerin mevcut düzenle yürümeyeceğinin bilincinde olan Thibs, Collins'in uzunla ikili sıkıştırma getirerek 2. maçta etkisiz hale getirdiği 2 numaranın dip çizgi  setleri için basit ama etkili bir ayar yaptı. Son perdeyi yapan uzunu (genellikle Noah) Hamilton'ın dip çizgiye yakın çaprazında bırakıp, 4 numarayı (genellikle Boozer) üç saniye koridorunun tepesine çıkardı. Hamilton sıkıştırma geldiğinde öncelikle dip çizgideki uzuna, oraya yardım gittiğinde (genellikle gitti) ise faul çizgisi civarına çıkan 4 numaraya topu çıkardı. Dip çizgideki adamda kalan savunmacı kapatmak için 4 numaraya geldiğinde ise pas oradan dipteki uzuna geçti. Bulls bu sayede ilk maçta çok verim aldığı bu seti tekrar efektif bir şekilde uygulamayı başardı ve kısaların felaket şut attığı bir gecede iyi savunması ile son çeyreğe kadar maçın içinde kalmayı başardı.

Bulls'un halletmesi gereken bir diğer sorun olan Phily'nin hızlı hücum sayıları da, Thibs'in ufak ayarlamaları ile  kısıtlandı. Maç sonunda 17-10'luk Bulls üstünlüğü vardı bu alanda. Geriye çok daha iyi koşan takım, hızlı hücumları engellemek adına hücum ribaundlarından feragat etmek zorunda kaldı. Bulls bulduğu 15 hücum ribaundundan sadece 8 ikinci şans sayısı üretebildi. İkinci şans sayıları Bulls'un kötü hücumunu kabul edilebilir seviyeye çıkardığı önemli bir faktör. Dün gece hızlı hücumları engellemek adına, geçen seneki Heat serisinde olduğu gibi hücum ribaundu kovalamakta ısrarcı olmadı takım ve bu durum hücumun genellikle pek yüzdeli olmayan ilk şuta kalmasına neden oldu.

Sakatlıklar bütün sezonun bir numaralı gündem maddesiydi Bulls için. Bu maçta da hikaye çok değişmedi. Joakim Noah bir hızlı hücum sırasında sol ayağını oldukça kötü şekilde burkmasına rağmen serbest atışları atmak için maça döndü. Noah bir süre daha oyunda kalıp sonra soyunma odasına gitti. Son çeyrekte soyunma odasından dönüp tekrar oynamaya çalıştı ancak ayağının üzerine dahi zorlukla basıyordu. Bu kararın oldukça tartışılacağı ortada çünkü o dönemde Bulls Ömer'in iyi boyalı alan savunmasıyla maçı 9 sayı önde götürüyordu. Thibs maçtan sonra Noah'ın iyi hisettiğini, oyuna dönmek istediğini ancak oynayamayacağını gördükten sonra tekrar kenara aldığını açıkladı. Noah'ın ne kadar fedakar ve savaşçı bir oyuncu olduğunu biliyoruz. Ancak çok fazla hedefi kalmamış takımın, zaten sıkıntılı gelecek sezonunu daha da sıkıntılı bir hale getirmemek adına böyle bir riskin alınması doğru bir karar değil. Hem sağlık ekibi, hem de Thibs bu kararın çok daha ciddi bir sonuç doğurmamış olmasına sevinmeliler.

Peki ne oldu da bir ara 14 sayıya kadar çıkan farkı koruyamadı Bulls? Son çeyrekte bitime 9:32 kaladan 5:03 kalana kadar Bulls arka arkaya 10 şutunda isabet bulamadı. Jeff Mangurten'in verdiği bilgiye göre ise Bulls bitime 9:35 kaladan 1:00 kalana kadar 15 şutunda sadece 1 isabet bulabildi ve bu 15 şutun 9'u, 24 saniye süresinin bitimine 6 saniyeden az süre varken geldi. Son bölümü bundan daha güzel özetleyen başka bir istatistik olamaz. Bu seriye neden olan baş aktör ise John Lucas III. Lucas pick & roll sonrası gelen ikili sıkıştırmalarda topu elinden bir türlü çıkaramıyor ve aşırı top sürerek hücum süresinden ciddi süre çalıyor. Sonrasında verdiği paslar ise 6 saniyeden daha az süre kalmışken diğer oyuncuların acele ve zor şutlar atmasına neden oluyor. Watson'ın oldukça kötü şut attığı bir maçta Lucas'ın sahada olması anlaşılabilir ancak Watson'ın, ikinci yarı kötü şut performansının da verdiği etkiyle topu daha çok paylaşarak, Bulls'un 21 üçüncü çeyrek skoru üretmesindeki katkısını göz ardı etmemek lazım. Watson toptan vazgeçerek topun dolaşmasını ve Bulls'un savunma dengesini bozarak sayılar bulmasını sağladı. Lucas oyuna girdiğinde ise top dolaşımı tamamen öldü ve Bulls hücum süresi biterken zorlama atışlar kullanmaya başladı. Üstelik bu süreç içerisinde Rip her zamanki süresinin neredeyse iki katı süre aldığı için oldukça yorgun bir şekilde sahadaydı. Deng de benzer şekilde tükenmiş görünüyordu ve Ömer'in de hücum opsiyonu olmaması nedeniyle Bulls'un alternatifleri oldukça kısıtlıydı. Tek ümit Boozer'ın uzun mesafeli şutlarını sokmasına kalmıştı ki, o da pek sürpriz olmayan bir biçimde gerçekleşmedi. Thibs'in hücum opsiyonsuzluğu nedeniyle Lucas'ı sahada tutmak istemesini anlayabiliyorum, ancak arka arkaya hücumlarda ne sayı bulabildiğini, ne de topu elinde tutarak hücumları ciddi derecede krize soktuğunu gördüğü halde tekrar neden Watson'a dönmediğini anlayamıyorum. Bu bölümde 76'ers, kısalarını boyalı alana rahatça sokarak Hawes'a orta mesafeli şutlar attırdı ve maçın belki de en kritik pozisyonunda Evan Turner biraz da tartışmalı bir faul alarak çizgiye gelmeyi başardı. Turner o faulü almadan önce iki kez bloklanmıştı ancak üçüncü kez tekrar topu alıp yükselmeyi  ve faulü almayı başardı. Doug Collins maçtan sonra o pozisyonun, kendileri için sezonun en büyük bireysel oyunu olduğunu söyledi. Maça çok kötü başlayan Hawes'un 21 sayısının 8'ini, maçın son 7 dakikasında bulduğunu da belirtmek lazım.

Play-off'lar başladıktan sonra geldiğimiz nokta ve konuştuğumuz konular ne kadar farklı bir hale geldi, şaşırmamak elde değil. Bulls, üçüncü guard olması için takım katılan Lucas'a, sezonun belki de en önemli maçında bel bağlamış olmanın cezasını ödedi dün gece. Her ne kadar seri bana göre ikinci maçta bitmişse de, bu maçtan sadece bir yenilgi değil, bir de çok önemli kayıpla ayrıldı takım. Noah'ın durumu belli değil, muhtemelen pazar gününe kadar da belli olmayacak. Ancak sadece 4. maçta değil serinin kalanında da oynaması zor görünüyor. Röntgen sonuçları negatif çıkmış olsa da ayağını çok kötü şekilde burktu ve şişliğin kolay ineceğini sanmıyorum. Bulls'un zaten bir hayli azalan şansı serinin belki de performansı en üst düzeyde olan oyuncusu Noah'ın da yokluğunda neredeyse sıfırlanıyor. Noah takımın en iyi uzun savunmacısı, en iyi ribaundçusu, en yürekli ve mücadeleci oyuncusu. Onun yokluğunun basketbol içi sonuçları kadar, mental ve motivasyonel eksikliklere neden olacak sonuçlar doğurması çok muhtemel. Bulls her ne kadar Ömer'le boyalı alanda daha caydırıcı bir takım haline gelse de, Ömer'in çok kısıtlı hücumu ve serbest atışları sokamıyor olması, zaten sıkıntılı hücumun biraz daha sıkıntıya girmesine neden olacaktır. Bulls'un uzun rotasyonunda vereceği bir eksik, 76'ers karşısındaki en büyük üstünlüğünün törpülenmesi ve ciddi erozyona uğraması demek. Bu durum ilk maçta olduğu gibi Deng'in bir süre 4 numara olarak sahada kalmasına da neden olabilir ki, bu durum sakatlığı kendisini zorladığı her halinden belli olan Deng'in biraz daha fazla yıpranması ve yorulmasına neden olacaktır.

Bulls'un zaten dağılmış psikolojik yapısı dün bir yara daha aldı. Seri Chicago'ya dönmeden önce oynanacak bir maç daha var. Her ne kadar takımın motive olmak için çok sebebi olsa da o ateşi yakmak kolay değil. Bulls'un seriyi evine 2-2'lik eşitlikle götürmesi belki bir kıvılcım olabilir. Ancak artık sadece psikolojik değil, seride sayısal üstünlüğü de ele geçiren 76'ers karşısında, yine işler kolay olmayacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder