Navbarı Gizle / Navbarı Göster

Ana Menü

4 Haziran 2011 Cumartesi

Bulls'dan Buruk Son


Uzun ve çok güzel bir sezon Chicago Bulls için buruk bitti. Sezon başı beklentilerinin her ne kadar çok üzerine çıkılmış olsa da, Miami serisi boyunca karakteri dışında basketbol oynayan Bulls, buna rağmen bir çok kez seriyi çevirecek fırsatı bulsa da bunları değerlendiremedi. 

Basketbol dünyasının NBA finallerine kilitlendiği şu günlerde Miami serisini değerlendirmek için geç kaldım ancak yeni bir eve taşınmanın yoğun temposuyla her daim yoğun olan iş tempom, internetsiz kalmamla birleşince sonuç bu oldu. Ancak bu bir bakıma iyi de oldu diyebilirim. Kaybettiğimiz 5. maçtan hemen sonraki duygu yoğunluğu ile olaylara bakışım ile şu andaki bakışım biraz daha farklı. NBA finallerine gidemiyor olmanın ve belki de şampiyonluğu bu seri ile kaybetmiş olmanın getirdiği üzüntü ve hayalkırıklığı bazı konulara biraz daha duygusal bakmanıza neden oluyor. O duygu çemberinden geçtikten sonra geriye dönüp bakmak bazen daha sağlıklı olabiliyor.

Miami serisi başladığında iki takım arasında Miami'yi açık ara favori gösterecek kadar fark olmadığını düşündüğümü yazmıştım. Her ne kadar seri 4-1 bitmiş ve bu düşünceler haklı çıkmış gibi görünse de o günkü düşüncelerimden hiç uzaklaşmış değilim. Seride Miami ve özellikle Lebron James play-off performanslarının üzerine çıkmayı başarırken, Bulls ve özellikle Rose tüm sezon oynadığı basketboldan uzak bir basketbol sergiledi. Pacers ve Hawks serilerinde de zaman zaman zorlandı takım ancak Miami serisinde olduğu kadar karakterinin dışında bir oyun pek az oynamıştı. Bunda Miami'nin ilk maçtan sonra yaptığı ayarlamalar kadar özellikle mental anlamda Rose'un düşüşünün de büyük etkisi var.

Pacers ve Hawks serilerinde çok daha iyi savunulsa da bir şekilde basketbolunu oynamayı başaran Rose, Miami serisinde onu özel kılan çok önemli bir özelliğinden uzaklaştı: Doğru kararları verebilme. Şutunun girmediği, top kayıplarının çok olduğu başka maçlar da oldu ancak bu kadar dağınık olduğu ve yanlış kararlar verdiği başka bir dönem olmamıştı. Miami onu savunma adına yapabileceği ne varsa ortaya koydu ancak bunların hiç birisi Rose için yeni değildi. Üstelik son iki maç pick n roll'lerde uzun yardımı o kadar göstermelik hale gelmişti ki, Rose otomatikleşmiş bir şekilde pick n roll sonrası topu elinden çıkararak Miami'ye istediğini vermiş oldu. Seriyi kaybettiğimiz son çeyreklerde normal sezonun en iyi oyuncularından biriyken, play-off'larda bu alanda da bekleneni veremedi. Özellikle de doğru kararları verebilme konusunda. Çok etkili olduğu penetrelerinde kanat oyuncuları da dahil olmak üzere ne az 3 vücutla çarpışmak zorunda kaldı ve alması gereken düdükleri de alamayınca Miami onu dışarı püskürtmeyi ve toptan vazgeçmesini sağlamayı başardı. Bunda basının düşen şut yüzdesi sonucu sürekli Rose'un daha az şut atması gerektiğini söylemesi de etkili oldu. Rose yükü diğer oyunculardan alarak onları daha etkili kıldığının farkında olmasına rağmen, tek başına yaratıcılığı düşük oyuncuları birebirde bir şeyler yaratmaya iterek onların da hücum performanslarının düşmesine neden oldu. 

Şunu unutmamak lazım ki Rose daha çok genç ve daha üçüncü sezonunda adeta tek başına sırtladığı bir takımla konferans finalleri oynadı. Tüm normal sezon ve play-off'lar boyunca sert faullere, ikili sıkıştırmalara, trap'lere maruz kaldı. Play-off'ların en kritik zamanında sakatlık yaşadı. Çok doğal ve kabul edilebilir bir şekilde, Miami serisinde mental olarak düşüş yaşadı. Bir çoklarına Jordan'ın Pistons duvarına çarptığı seneleri anımsatan bu durum çok kabul edilebilir bir durum; Rose için bile.

Benzer şekilde Thibodeau'nun da Miami karşısında gerekli ayarlamaları yapamadığını kabul etmek lazım. Özellikle ribaund avantajını ilk maç dışında Bulls'un çok az kullanmış olması serinin kaderini etkileyen önemli bir etken oldu. Heat birinci maç ribaund'larda ezildikten sonra gerekli ayarlamaları hızlı ve doğru bir biçimde yaparken Thibs Miami hızlı hücumlarından çekinerek Deng ve Rose'un hücum ribaundlarına çok girmemesini istedi. İkinci maçın ilk çeyreği boyunca Bulls, Heat karşısında dominant bir performans sergilerken hem Deng hem de Rose Bulls şutlarında sürekli boyalı alanda gezinerek hücum ribaundlarını kovalıyordu. Üst üste hızlı hücumlarla gelen maç içi serisinden sonra play-off serisi bitene kadar bu agresifliği tekrar göremedik. James, Wade, Haslem ve hatta Miller, Bosh ve Anthony'e ribaund konusunda ekstra katkı vererek Bulls avantajını ortadan kaldırdılar. Temel olarak bu Bulls için öldürücü oldu çünkü genel olarak maçlara kötü şut atarak başlayan Bulls, hücumlarını hücum ribaundları sonrası bulduğu ikinci şans sayıları ile inşaa ederek ritm buluyor ve o bulduğu ritm sonrası özgüven kazanarak çok daha rahat ve iyi şutlar atmaya başlıyordu. Heat, Bulls'un ikinci şans sayılarını kısıtlayarak hücumda ritm bulmasını engelledi ve özellikle son çeyreklerde Rose'un da etkisizliğiyle Bulls başabaş getirdiği maçları kazanmayı başaramadı. Thibs'in ribuand konusunda Heat'in ikinci maçta yaptığı ayarlamalara mutlaka ekstra bir cevap vermesi gerekiyordu.

Heat için serinin yıldızı hiç şüphesiz Lebron James oldu. Takımı point forward pozisyonunda özellikle hücumlarda çok iyi organize ederken belki de tüm sezon en çok eleştirildiği konuda bu seride mükemmeldi: son çeyrekler. Lebron son çeyreklerde Rose'u savunarak onu çok etkisizleştirirken, hücumları da Deng'in elinden geleni yaptığı savunmasına rağmen tek başına sonuçlandırdı. Bulls savunmasına en büyük sorunu yaratan isim oydu, ribaundlarda çok değerli katkı verdi. Deng'i savunurken çok yıprattı ve hücumda etkili olmasına kısmen etki etti. Wade'in kötü bir seri geçirmesini kompanse etmeyi başardı. Pippen bu performanstan fazlaca etkilenip ağza alınmayacak karşılaştırmalar yapmaya kalkmış olsa da bu serinin ilk maç dışında James'in kariyerinin en iyi play-off performanslarından biri olduğunu kabul etmek gerek. Bulls'un özellikle maçın son bölümlerinde Deng'in çok iyi bir savunmacı olmasına da güvenerek onu birebir savunmayı tercih etmesi anlaşılır bir durum. Lebron da bu durumun Bulls'a pahalıya mal olmasını sağlamayı başardı.

Aslında teknik açıdan geriye dönüp bakıldığında konuşulacak, anlatılacak çok şey var ancak bu seriyi basketbol kadar basketbol dışı şeyler de çok etkiledi. Heat'in 3 normal sezon yenilgisi sonrası ilk maçtaki hezimete karşın ayakta durabilmesi ve sadece bir deplasman galibiyeti ile tekrar favori konuma gelmeyi başarmış olmaları gerçekten takdir edilesi bir durum. Hiç hoşlanmıyor olsam da bu konuda hakemlerden aldıkları yardımı da belirtmeden geçemeyeceğim. İkinci maçın ikinci çeyreği ile United Center'da başlayan karnaval Miami'de adeta zirve yaptı. NBA için Bulls yerine Heat'in finalde olması çok anlaşılır bir şekilde çok daha tercih edilir bir durum. Heat herkesin nefret ettiği bir takım haline gelse de muhtemelen tüm taraftarların kendi takımlarından sonra en çok izlediği takım. Büyük pazarlar, büyük takımlar ve büyük yıldızlar her zaman hakemlerden biraz yardım alır, biraz özel muamele görür fakat bu seri boyunca Bulls hakemlerle hiç diyaloğa bile girmezken James ve Wade her mola öncesi ve sonrası hakemlerle diyaloğa girmekte kaçınmadı. Bulls'un ritm bulmasını garip düdüklerle engelleyen hakemler Rose'un aldığı darbelerde James ve Wade'e çaldıkları kadar çömert düdükler çalmadılar. Tabii ki bu seriyi hakemler yüzünden kaybettik demek derbi kaybetmiş yönetici bilinçsizliğinden farklı bir şey olmaz ancak United Center'da dahi Heat'in kollanıyor olması kabul edilebilir bir durum değil. Heat savunma agresifliğinde tonu istediği kadar yukarı çekebilirken, Noah'ın ve diğer Bulls oyuncularının aynı agresifliği savunmada göstermesinin engellenmesi Bulls savunma sertliği açısından önemli bir belirleyici oldu.

Sezon hedefleri açısından Bulls hedeflerine ulaştı. Normal sezona damgasını vuran takım play-off'ları buruk bir şekilde noktalasa da gelecek sezon için çok önemli bir motivasyon kaynağı da edinmiş oldu. Deng'in twitter'da Heat'e kaybetmeyi bir türlü kabullenemediğini ve daha şimdiden tekrar salonda olmayı istediğini söylemesi, Rose'un bu durumun kendilerini başarıya daha çok aç hale getireceğini belirten açıklamalar yapması ve diğer oyuncuların sürekli benzer açıklamalar yapması Bulls'un bu seriyi kaybetmeyi motivasyon ateşini körükleyecek odunlar hale getirdiğinin bir göstergesi. Bulls genç bir takım ve artık çok daha tecrübeli, çok daha istekliler. Yaz döneminde oyuncuların göstereceği gelişim, eklenecek oyuncular ve yapılacak yeni çalışmalarla Chicago Bulls gelecek sezonun şampiyonluğa oynayan takımlarından biri olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder