Navbarı Gizle / Navbarı Göster

Ana Menü

23 Mayıs 2011 Pazartesi

Maçın Hikayesi: Üç Adam


Maçın hikayesi yukarıdaki üç adam. Sırtı dönük olan medyanın maçın yıldızı seçimi. 6 numaralı ise bana göre maçın en efektif oyuncusuydu. Üçüncü nerde diye soruyorsanız; sol alt köşede, arka planda kalmış Noah'a dikkat etmediniz demektir.

Her ne kadar 34 sayıyla bir kez daha maçın en skoreri Bosh olsa da Heat için gerçek hikaye Lebron'du. Maçın başından itibaren hücumları çok iyi organize etti. Bulls savunmasının riske ettiği Bosh'u maç boyunca çok iyi besledi, tıkanan hücumlarda çok yerine şutlar, çok ihtiyaç olunan sayılar buldu. Bulls'un X faktörü Luol Deng'i çok iyi savundu. Ve hatta pota altında bir PF gibi zaman zaman getirdiği yardımlarla Bulls oyuncuları için pota altını caydırıcı hale getirmeyi başardı. Wade'in yokları oynadığı gecede Heat'in attığı 96 sayının çok büyük bir kısmında direk ya da dolaylı olarak imzası vardı. Chris Bosh, Lebron ve Wade için uzundan gelen yardımları ilk maçta olduğu gibi bu maçta da iyi değerlendirdi ancak bu kez farklı olarak Noah'la kaldığı birebirleri de bitirmeyi başardı. Orta mesafeden çok rahat şut soktu. Seride beklenmedik şekilde Heat'in en skorer oyuncusu durumunda.

Heat kısa 5'le sahada kaldığı sürece Noah'ın Bosh'u tutacağını düşündüğüm için Bosh'un bu kadar etkili olacağına hiç ihtimal vermiyordum. Aslında Lebron ve Wade'in toptan vazgeçmesini sağlamak adına biraz da abartı bir yardım ve ikili sıkıştırma savunması gelince Bosh'un attığı sayıların artması doğal. Önemli olan Lebron'u ve Wade'i bir şekilde oyun dışı bırakmak, ritmlerinin dışına çıkarmak ve maçın en kritik bölümü olan son 5-6 dakikaya soğuk girmelerini sağlamak. Çünkü artık bu bölümde ikili sıkıştırma yapmayı bırakıyor Bulls ve eğer Lebron ve Wade iyi bir maç çıkaramamışlarsa Heat'in hücumu çok kısıtlanmış oluyor.

Tabii Noah'ın saha dışı olayları ile aklını bir kenarda bırakmamış olduğunu varsayarsak. Üstelik Rose'un kötü bir maçtan sonra pek de beklenen dönüşü sağlayamadığı bir gecede. Noah için ayrı bir parantez açacağım fakat sırası gelmişken MVP'nin bende yarattığı hayal kırıklığına biraz değinmek istiyorum.

Rose'u benim için özel kılan bir çok özelliği var. Bunlardan en farklı ve benzersiz olanı ise doğru kararlar verebiliyor olması. Rose attığı sayıya, yaptığı asiste, ya da popülaritesini etkileyecek faktörlere bakmaksızın takımı için doğru olan neyse onu yapmaktan çekinmeyen bir oyuncu. Ve şutu girmese de, top kayıpları yapsa da doğru kararları vererek oyunu okumayı başarabilen bir isim. Son iki maçtır Rose'daki en büyük düşüş karar verme konusundaki hataları. Bunda hücumdaki bazı tercihlerin de etkisi olsa da, Rose'un özellikle mental anlamda bir düşüş içinde olduğunu da kabul etmek lazım. Özellikle üçüncü maçta çok daha agresif, istekli ve etkili olmasını beklediğim Rose'un oyunun son bölümünde yaptığı hatalar, tüm sezon verdiği yanlış kararların toplamını bulmuştur.

İlk iki seriden çok da farklı bir tablo yok aslında onun için. Hatta Miami'nin belirli noktalarda onun için daha rahat olduğunu bile söylemek lazım. Pick n roll sonrası gelen ikili sıkıştırma ve Rose'un drive kanallarının önüne atılan bedenler.(Korku filmi ismi gibi oldu) Özellikle Noah'ın tepeden dağıttı pasları kullanabilmek için Jo'yu kullanıyor Bulls screen için. Fakat sorun şu: bu artık o kadar otomatik bir hal aldı ki, Rose doğru oyunu oynamak adına toptan hemen vazgeçerek yanlış kararı vermiş oluyor. Bir çok pozisyon Bosh ya da Joel tam olarak çıkmamasına rağmen Rose hemen pası atarak toptan vazgeçiyor. Seri boyunca bir kez bile dengesizce çıkan uzuna çarparak faul almadı, köşeyi dönüp birden dengesizleşen savunmaya saldırmadı. Bunları yapamadığı için değil, tüm sezon bunları çok iyi yapabilmiş olduğunu bildiğim için hayal kırıklığına uğruyorum. Sorun Rose'un mental olarak özellikle ikinci maçta yaşadığı kolay pozisyon bitirememe probleminin devam ediyor olması. Kaçıracağı korkusuyla agresifliğinden vazgeçen Rose takımı çok daha büyük bir buhrana itiyor. Onun peşine taktığı savunmacıların arkada bıraktığı boşlukta hücum ribaundlarını toplayan, tiplerle sayılarını bulan Noah, tepede top dağıtma işini bir kaç kez efektif yapabilse de, kendisi ve takım için çok değerli olan tip'leri ve put back'leri yapamadığı için bir türlü oyuna giremiyor. 

Maç dışında yaşadıkları ile ilgili konuşmak istemiyorum, her ne yaşanmış olursa olsun Noah'ın bu kadar düşük enerji ile sahada olmasının kabul edilebilir bir yanı yok. Noah'ı 8 haneli kontratı hak eden bir oyuncu yapan şey enerjisi ve hırsı. Takım için değerli olan tüm katkısının ana beslenme kaynağı olan enerji ve hırs yerine olmadığı zaman Noah avantajı dezavantaj haline geliyor. Zaten 2 numaradan skor katkısı alamayan takım Deng'in Lebron duvarına çarptığı bir rakibe karşı skor üretemeyen bir pivotla oynamak zorunda kalıyor.

Rose'un etkisizliğine sebep olan pick n roll hücumlarında gelen ikili sıkıştırma ve Rose'un hemen toptan vazgeçmesi biraz da Thibs'in hücum tercihlerinde ısrarı ile öldürücü hale gelmeye başladı. Özellikle Bibby sahadayken Rose için screen getirmenin hiç bir anlamı ve gereği yok. Rose birebirde zaten kolay kolay tutulabilecek bir oyuncu değil. Isolation hücumları ile Bibby'i Rose'la başbaşa bırakmak varken, uzunla ikili sıkıştırmaya tekrar tekrar maruz bırakmakta bu kadar ısrarcı olmaya gerek yok. Lebron ve Wade ikili sıkıştırma geldiğinde Bulls'un pas kanallarını agresif bir şekilde kapatıyorlar ve Chicago bu anlık savunma zaafından oldukça düşük oranlı bir şekilde faydalanabiliyor. Durum böyleyken Rose'u perde getirmeden birebir oynatmak çok daha bir tercih olabilir. Benzer şekilde ilk maçta verimli kullanılan Rose ve Korver pick n roll oyununun 2. ve 3. maçta hiç kullanılmamış olması da düşündürücü.

Bulls hücumlarını kısırlaştıran bir diğer ikilem ise maçın temposunda. Bulls, Heat savunması yerleşmeden transition hücumları ile kolay sayılar bulmak istiyor. Zaman zaman bu işe de yarıyor fakat özellikle sayı bulamadığı zaman Bulls hücumun kalanını pas trafiği ile geçirmek yerine, acele ve dengesiz atışlara yöneliyor. Heat savunmasının yarattığı en büyük sıkıntı Bulls'un pas kanallarını tehdit ederek top hareketliliğini minumuma indirmiş olması. Benzer durum Heat için de geçerli fakat onların avantajı oyun yapılarının bu durumu kaldırıyor olması ve Lebron'un point forvet pozisyonunda oynayabiliyor olması.

İşin basketbol kadar önemli bir diğer parçası da psikolojik faktörler. Miami ilk maçla birlikte bu sezon oynadığı 4 maçta hiç bir galibiyet alamamasına rağmen serinin ikinci maçını kazanarak çok önemli bir psikolojik eşikten atlamayı başardı. Rakibini ilk kez yenmekle kalmadı, aynı zamanda saha avantajını ele geçirdi, seride durumu eşitledi. Ve belki de en önemlisi Bulls'u öyle bir güven bunalımına itti ki, geriye kalan hiç bir şey bu faktör kadar etkili olamaz. Ne yaşanırsa yaşansın Bulls savunması belirli bir seviyenin altına zaten inmiyor fakat Bulls hücumlarını bir şekilde sekteye uğratabilirseniz, o savunmanın karşılığını almasını engelliyorsunuz takımın. İşte o faktörlerden biri de güven. Bulls güvenle attığı zaman yenmesi çok zor bir takım oluyor fakat güveni kırıldığında takımın hücum opsiyonları çok kısıtlanıyor. Üçüncü maçta tek bir oyuncu hariç tüm takımın güven bunalımı sürmeye devam ediyordu. İstisna isim ise Boozer oldu. Bu maça da berbat başlasa da kenara geldikten sonra tekrar oyuna girmesi ile birlikte bir anda beklenen Boozer oldu ve bu sezon play-off'lardaki en iyi maçını oynadı. Her ne kadar hala bitirişi ile ilgili sıkıntılar yaşasa da Deng ve Rose'dan gelen üretimin iyice kısıtlandığı dönemde verdiği hücum katkısına takımın çok ihtiyacı var. Boozer üretince hem skor katkısı yapıyor, hem de savunmanın biraz daha üzerine gelmesini sağlayarak diğer oyuncular için işleri kolaylaştırıyor. Booz üzerindeki güven problemini tamamen atmış bir şekilde 4. maçı da böyle oynayabilirse en başından itibaren, Bulls'un kazanmak adına şansı çok daha artar.

Chicago'da tersine dönen rüzgar Miami'de de Heat'in arkasında esmeye devam ediyor. Üstelik şimdi her zamankinden daha güçlü. Bir maçla tersine dönen rüzgar bir kez daha dönebilir. 4. maçı kazanmak ve 5. maç için United Center'a 2-2 eşitlikle gitmek avantajın tekrar Bulls'a geçmesini sağlayacaktır. Fakat kaybetmek demek işlerin artık içinden çıkılmaz bir hale gelmesi demek ki, bunu henüz evinde play-off maçı kaybetmemiş Miami Heat de çok iyi biliyor ve çok istekli, çok agresif bir şekilde kazanmak için sahaya çıkacaklar. Güzel haber ise bu kez bu büyük heyecan için 4 gün beklemek zorunda kalmayacak olmamız.

19 Mayıs 2011 Perşembe

Chicago Rüzgarı Tersine Esince


Maçtan önce bir çok kişi gibi benim de beklentim Big Z'nin tekrar rotasyona dönmesi ve hatta ilk 5'e yerleşmesiydi. İlk maçta ribaundları Bulls domine ederek maçı farklı kazanmış, Heat kısa 5'in hiç bir avantajından faydalanamamıştı. Ilgauskas'ın kenarda takım elbiseleri ile oturduğunu gördüğümde Spoelstra'nın "elimizdekilerle bunu halledebiliriz" açıklamasının blöf olmadığını anladım ve rahatladım. Nitekim maç da ilk maçtan çok farklı başlamadı. Bulls hücum ribaundlarını alarak berbat hücumunu kompanse etmeyi ve maçın içinde kalmayı başarıyordu.

Önce Rose'un erken iki faulle kenara gelmesi, sonrasında da yaklaşık 4-5 Bulls aleyhine çalınan yanlış düdük momentumun bir anda Heat'e geçmesini sağladı. Bulls'un zaten ilk maçtaki kadar iyi hücum edemeyeceğini bekliyordum ama bu kadar kötü bir hücum performansını beklemiyordum. Faul problemi nedeniyle kenarda oturduktan sonra tekrar ritmini bir türlü bulamayan Rose normalde rahatlıkla sayıya çevirdiği bir çok pozisyonu bitiremedi. Üstelik sadece şutları kaçırmakla kalmadı, çok kritik anlarda bir çok yanlış kararıyla Bulls hücumlarının krize girmesine neden oldu. Pick n roll sonrası toptan çok çabuk vazgeçerek, ilk maçta Bulls'un James ve Wade'i düşürdüğü tuzağa Heat tarafından düşürülen isim oldu. Maç boyunca isteği ve enerjisi de beklediğimin altındaydı. 

Udonis Haslem'in bir anda toplamaya başladığı ribaundlar maçın başındaki görüntüyü tersine çevirmeye başladı. Bulls kısaları ilk çeyrekte hücum ribaundlarına girmeye çalışırken Heat ise hızlı hücumlara koşmak için genellikle erken bıraktığı ribaundlara daha çok konsantreydi. Devre bittiğinde 11-2'lik fast break üstünlüğü Bulls lehineydi fakat kısaların verdiği ribaund katkısı sayesinde Bulls'un ikinci şans sayılarını çok kısıtlamayı başardı Heat. Haslem sadece ribaund katkısı vermedi, hücumda da bir anda Heat'in çok ihtiyaç duyduğu ekstra kıvılcımı takıma verdi. Haslem'in istatistiksel olarak katkısı, takıma yaptığı mental katkıyı göstermeye yetmiyor.

Rose gibi hücumda yapması gereken sayıları yapamayan bir başka isim Boozer ve Noah olunca Bulls hücumları büyük krize girdi ve üçüncü çeyrekte kötü şutların ribaundları Bulls potasına smaçla biten hızlı hücumlara dönüşmeye başladı. Hızlı hücum sayılarını bu çeyrekte dengelemeyi başaran Miami, normal sezon da dahil olmak üzere ilk kez bir Bulls maçının 3. çeyreğinde rakibini out-score yapmayı başardı. Thibs Noah ve Boozer'ın isteksizliği ve etkisizliğine daha fazla kayıtsız kalamadı ve Brewer, Taj ve Ömer üçlüsünü Rose ve Deng ile birlikte sahaya sürerek savunma seviyesini tekrar yukarı çekmeye başardı. Bulls Deng'in de kötü bir hücum performansı sergilediği maçta bu 5'li ile bir ara 17-6'yı bulan bir seri yakalamayı başararak tekrar oyunun içine girmeyi başardı. Maç boyunca 10 serbest atış kaçıran takım tüm olumsuzluklara rağmen 73-73 beraberliğe getirmeyi başarsa da maçı, bu noktada Ömer'in kanama nedeni ile kenara gelmesi ve Lebron'un sazı eline alıp maçı muhteşem kapaması ile kaybetti. 

Ribaund farkının bu kez 45-41 Miami lehine olmasında Lebron, Wade, Haslem ve Mike Miller'ın verdiği ekstra katkı kadar, Bulls uzunlarının düşük enerji ile sahada olmasının da büyük etkisi var. Miller 18 dakikada 7 ribaund alırken, James 10 ribaund ile maçın en çok ribaund alan oyuncusu oldu. Wade'in 9 ribaundu Boozer ve Noah'ın ribaund sayılarından (8'er) fazla. Gibson'ın 21 dakikada sadece 1 ribaund alabilmiş olması da dikkat çekici. Heat kısaları ile ribaunda ekstra katkı vererek hızlı hücum sayılarından feragat etti fakat Bulls hücumlarına ikinci şans sayılarını tanımayarak büyük darbe vurmayı başardı. Rose, Deng, Boozer, Noah, Korver hepsi normalde attıkları şutları kaçırdılar, bir kaç top çemberin içinden çıktı ve üstüne bir de kaçan 10 serbest atış eklenince ilk maçtan 28 sayı daha az attı takım. Özellikle pick n roll sonrası Rose uzuna pası attığında hemen gelen yardım ve topa baskı ile defansif olarak Heat'in bu maçta daha iyi olduğunu kabul etmek lazım fakat 28 sayılık farkta Bulls'un kötü bir maç çıkarmış olmasının etkisi de büyük. Rose'un drive kanallarını Heat kapatabildiği kadar kapattı ancak ilk maçta bulduğundan daha fazla drive imkanı bulan Rose bu kez hem faul alamadı, hem de bu pozisyonları sayıya çeviremedi. Wade ilk maçın neredeyse tamamında Rose'u savunmak zorunda kalınca son çeyrekte oldukça yorulmuştu fakat Spoelstra bu kez son çeyreğe kadar Wade'i savunmada Rose'a vermeyerek yorulmasını engelledi. Rose özellikle rahat soktuğu orta mesafe şutları ve penetreleriyle bu seçimi Heat aleyhine cezalandırmalıydı. Bulls hücumda sıkıştığında ve süre çok azaldığında genelde Rose pozisyonu yaratan isim oluyor ve Rose etkisiz kalınca Bulls hücumu belirgin bir şekilde aşağı doğru düşmeye başlıyor.

Bu sezon muhtemelen izlediğim en kötü Rose performansıydı fakat bu benim için aynı zamanda üçüncü maç öncesi en büyük umut kaynağı. Ne zaman kötü bir maç oynasa sorumluluğu üstüne alan D-Rose, bu maçların hemen sonrasında oynadığı maçlarda (ya da aynı rakiple oynanan diğer maçta) mutlaka ekstra performans ortaya koyuyor ki Miami'de buna çok ihtiyacımız olacak. Oyun kurucu mentalitesi ile bazen yapması gerekenden fazla top dağıtan Rose özellikle deplasmanlarda sorumluluğu erken alıp Heat'in erken güven ve momentum kazanmasını engellemek zorunda. Bu kadar kısa ve kısıtlı uzun rotasyonuna sahip Heat'in, Bulls'dan fazla ribaund almış olması kabul edilemez. Thibs maçtan sonraki basın toplantısında bu duruma dikkat çekti ve üçüncü maçta durumun değişeceğine eminim. Spoelstra Haslem'den ekstra katkıyı aldığı için bundan böyle rotasyonunda bir değişikliğe gitmeyecektir. Dolayısıyla üçüncü maçta Noah'ın enerjisine çok ihtiyacı olacak takımın. Boozer çok kolay atabileceği pozisyonları pota altında bitiremedi ve onun hücumu da Miami'de önemli bir faktör olmak zorunda. Bulls uzunları hücumda etkili olduğu zaman kısaların üzerindeki baskı da azalıyor. Tersi olduğunda ise Miami savunması daha da güçleniyor çünkü kısalara baskıda iyi olan Heat uzun savunmasında ise çok yetersiz.

Heat'in ilk maça oranla daha iyi yaptığı bir diğer şey ise Wade ve Lebron'un özellikle ilk çeyrekte topla buluştuğunda uzun yardımının gelmesini beklemeden potaya giderek boyalı alan sayılarını bulmak oldu. Bulls Heat karşısında boyalı alan sayılarında fark yedi ki, bunda temel etken Lebron ve Wade'in pota altında bitirdiği pozisyonlardı. Boyalı alan savunması konusunda ilk maçtaki yardım savunmasının yerinde yeller esince Boozer ve Noah kenara gelmek zorunda kaldı. Taj ve Ömer bu açığı kapatarak Bulls savunmasının tekrar kuvvetlenmesini ve işlemesini sağladılar. Ömer Lebron her topu aldığında ona ikili sıkıştırmaya gelerek Lebron'un toptan vazgeçmesini sağladı ve Bulls ite kaka giden hücumlarla bir şekilde dengeyi buldu. Ancak son bölümde Lebron tek başına sürüklediği hücumlarda sayıları bulurken Bulls çok verimsiz hücum etmeye devam edince yenilgi kaçınılmaz oldu.

Üçüncü maçta savunmanın, enerjinin, ribaundların, kısaca herşeyin daha iyi olması şart. Bu maçı kaybetmemizde Heat'in yaptığı ayarlamalar kadar kötü bir maç çıkarmış olmamızın da etkisi var. Miami'de kötü maç oynama lüksümüz yok. Hakemlerin United Center'da bile Bulls'a bu kadar rahat düdük çalıyor olmaları, Miami'de yaşanabilecekler hakkında fikir veriyor. Bulls'un ne olursa olsun enerjisini ve isteğini düşürmemesi gerekiyor. Heat demoralize olduğu zaman dağılan bir takım. Bulls ise düştüğünde hep ayağa kalkmasını becerebiliyor çünkü takım kimyası çok üst düzey. Ev sahibi avantajını deplasmanda alınacak bir galibiyetle tekrar ele geçirebilirse, United Center'da oynanacak 5. maç serinin kaderi için belirleyici olacaktır. Miami'nin bugünün üzerine çıkabilecek bir potansiyeli yok fakat Bulls'un yapacağı ayarlamalarla çok daha iyi performans gösterebileceğini biliyoruz.

Rüzgar şimdi Heat'in arkasında esiyor ve üçüncü maça kadar herkes tekrar şampiyonluk şanslarını konuşmaya başlayacak. Bulls ise tüm sezon olduğu gibi yine kendilerine inanmayanları yanıltmaya hazırlanacak. Ne olursa olsun, muhteşem bir üçüncü maç bizi bekliyor.

16 Mayıs 2011 Pazartesi

Chicago Bulls vs. Miami Heat


Atlanta serisinin başında Bulls'un açık favori olmasını nasıl anlayamadıysam benzer bir durumu Miami serisi öncesinde de yaşadım. Süperstar etkisi altında kalan bir çok yorumcu sağlam gerekçeler göstermeksizin Miami'yi Bulls'un önünde gördü. Oysa Bulls'u zaten nefesiz takip eden, Heat'i de oldukça yakından takip etmiş biri olarak Heat'i Bulls önünde açık favori yapacak bir tablo göremedim, göremiyorum. İlk maçı farklı kazandığımız için bunları yazmadığımı beni ve siteyi yakından takip edenler biliyorlardır. Hatta bu yazıyı ilk maçtan önce yazacaktım ve muhtemelen pek çok kısmı tamamen aynı olacaktı.

Play off'lar ilerledikçe daha iyi basketbol oynayacağını tahmin ettiğim Bulls'un en önemli silahı motivasyon. Savunma konusunda zaten stratejiler belli. Savunma seviyesini belirleyen şey ise enerji ve o enerjiyi ilk iki seride zaman zaman bulmakta sıkıntı çekti Bulls. Her iki seride açık ara favori gösterilmenin seyirci üzerinde yarattığı baskı takımı etkiledi. İlk Pacers maçı ve Heat serisinin ilk maçı dışında United Center normal sezon maçı gibi bir atmosferde izledi maçları. Takım geriye düştüğünde homurdandı seyirci. Ve patlamalar çok kısa süreli oldu. 

Ama artık işler değişti. Rakip Heat, James, Bosh... Üstelik Boston'ı eleyerek geldikleri için medya arkalarında. Bulls tüm normal sezonda olduğu gibi "underdog" olmanın verdiği motivasyona seri boyunca sahip olacak. Ve özellikle kendi evinde oynadığı maçlarda seyircinin yaratacağı enerji takım için çok önemli olacak. Bu seride ev sahibi avantajı çok önemli bir avantaj çünkü özellikle Heat için United Center'da kazanmak atlanması gereken önemli bir engel.

Normal sezon, sonrasında Pacers ve Hawks... Rose için savunmada olabilecek herşeyi gördükten sonra Bibby'i karşısında bularak başlamak rüya gibi olmalı. Aslında Heat onu boyalı alandan uzak tutmak adına elinden geleni yaptı ancak bu kez ona orta mesafe ve uzun mesafe için fazla alan bırakınca Rose zaten yerine gelen özgüveni ile birlikte çok etkili bir silah olarak kullanmaya başladı şutlarını. Her ne kadar sürekli Rose'un az şut attıkça Bulls'un kazanma oranının arttığını gösteren yanıltıcısı istatistikler gösterilmeye başlansa da çokça, Rose hücumda etkisizken Bulls'un kazanması çok daha zor. Bu istatistiği ortaya çıkaran şey Rose'un şut atmaktan vazgeçmesinin Bulls'un kazanmasını sağladığı değil, diğer oyuncular atıyorken Rose'un geri planda kalmayı alçakgönüllülükle kabul ediyor olması ve böyle maçları da Bulls'un zaten rahat kazanıyor olması. Her ne kadar ilk maç farklı bitmiş olsa da kalan maçlar muhtemelen çok yakın geçecek ve oyunun son bölümünde Rose'un yarattığı hücumlara Bulls'un her zamankinden daha fazla ihtiyacı olacaktır.

Bulls için en önemli problem top kayıpları. Heat açık alanda durdurulamayan bir takım ve oyunu açık alana taşımak için Wade ve James pas aralarına girmeyi çok seviyor. Kaptıkları toplarla ya da uzun mesafe şutların uzağa düşen ribaundlarıyla birlikte hemen hızlı hücumlara koşuyorlar. Böylelike çok rahat sayı bularak kısa ama etkili seriler bulabiliyorlar. Bulls maça ilk iki seride çok sık yaptığı top kayıpları ile başlasa da özellikle ikinci çeyrekten itibaren topun değerini çok iyi bilerek oynadı ve yarı sahaya mahkum kalan Heat, Bulls karşısında isolation hücumları ile sayı bulmaya zorlandı. Top hücumda ne kadar dolaşırsa Bulls savunmasının dengesi o kadar bozuluyor, aksine isolation hücumlarında ise Bulls savunmasını geçmek çok zor. Spoelstra'nın kısa 5 hamlesinde Gibson'la karşılık veren Thibs, Taj'ın çabuk ayakları ile Deng'le adam değiştirebiliyor olmasının avantajını çok iyi kullandı. Lebron çok etkili olduğu tepede pick n roll oyunlarından neredeyse hiç bir şey çıkaramadı. Yarı sahaya mahkum kaldığında Wade'in deliciliğine çok ihtiyaç duyan Heat, kısa rotasyonunun yol açtığı yorgunlukla Wade'i de devreye sokamadı.

Heat'in uzun problemi zaten malum. Spoelstra takımı iyice kısaltarak oyunu hızlandırmak ve tempoyu Bulls aleyhine değiştirmek istiyor. Miami zaten NBA'in en iyi geri koşan takımlarından biri. Ancak bu onlara hücum ribaundlarında çok etkisiz olmalarına mal oluyor. Bulls kötü hücum etse dahi uzunlarının etkisi ile hücum ribaundlarını topluyor ve ikinci şans şutları savunma dengesi çok bozulduğu için genellikle çok daha yüzdeli şutlar oluyor. Hücumların sayıya dönüşmesinin getirdiği özgüven ve hava şut yüzdesinin artmasına ve Bulls'un daha rahat hücum etmesine neden oluyor. Ribaundlarda bu kadar ezilirken Heat'in bu seriyi bırakın, Bulls karşısında bir maç kazanması dahi mümkün değil. Eğer Spoelstra kısa 5'inde ısrarcı olacaksa bu avantajını mutlaka sahaya yansıtmak zorunda. İlk maç itibari ile Heat kısa 5'in avantajlarından neredeyse hiç yararlanamazken tüm dezavantajlarından fazlası ile mağdur oldu. Bosh hücumda bu kadar etkili ve verimli olmasına rağmen pota altı farkı bu kadar barizken, Bosh'ın Noah tarafından biraz daha iyi savunulduğu maçlarda tablo ne olacak merak ediyorum.

Miami NBA'in en iyi savunma takımlarından bir tanesi ancak onların savunma anlayışı ile Bulls'un savunma anlayışı aynı değil. Miami'nin savunma anlayışı Wade ve James'in atletizmi ve agresifliği üzerine kurulu. Rotasyonlarının darlığı nedeni ile erken faul aldıkları maçlarda özellikle agresifliklerinden fedakarlık yapmak zorunda kalıyorlar. James'in erken iki faulü yalnızca kenara erken gelmesine neden olmadı, aynı zamanda maçın kalan kısmında savunmada çok agresif olmasını da engelledi. Wade, James'in de çok etkisiz olması nedeni ile hücumda zaman zaman tek başına hücum etmek zorunda kaldı ancak özellikle ikinci yarıda yorgunluğa karşı koymakta çok zorlandı. Bulls derin rotasyonundan play-off'larda da vazgeçmeyerek Heat'i bu alanda da oyun dışı bırakabilme lüksüne sahip. İki takımın kenar katkısı karşılaştırılamayacak kadar farklı düzeylerde ve Heat ilk iki seriden çok daha fazla enerjiye ihtiyaç duyduğu bu seriye her ne kadar 10 maç yaparak gelmiş olsa da bir hayli yorgun gelmiş görünüyor.

Boozer'ın gözardı etmesini kendisine saygısızlık olarak nitelendiren Bosh'un ekstra motivasyonu Heat'in çok daha erken maçtan kopmasına engel oldu. James ve Wade özellikle kendi evinde oynadıkları maçlarda daha etkili olacaktır şüphesiz fakat Bosh'un çok ekstra bir maç oynadığını ve bu maçın benzerlerini seri boyunca oynamasının zor olduğunu da unutmamak lazım. Doğrusu Noah ile eşleştiği için hiç bir maç etkili olabileceğini düşünmemiştim Bosh'un fakat Thibs biraz da kumar oynayarak James'in ve Wade'in kanat oyunlarında uzun yardımını getiriyor. Özellikle James uygun pası bulduğunda atmaktan çekinmeyen bir oyuncu olduğu için toptan kolay vazgeçiyor. Bu da etkinliğini düşüyor. Heat'in kazanmak için sadece Bosh'un değil Wade ve James'in de iyi maçlar çıkarmasına ihtiyacı var.

Thibs'in sezon boyunca yaptığı muhteşem işlere zaten alışığız. Miami serisi ile şapkasından çıkardığı yeni bir tavşan da Rose, Korver pick n roll oyunu oldu. Miami uzunları gelen screen'lerde show up'ı yaparak Rose'u dışarı püskürtebiliyorlar ama Korver screen'i yapan olunca işler zorlaşıyor. Rose savunma Korver üzerinde kalırsa hemen içeri dalıyor, aksi durumda ise boş kalan Korver üçlüğü gönderiyor. Bu seri boyunca özellikle son çeyreklerde sıkça göreceğimiz bir oyun bu. Spoelstra'nın önlem alması gereken bir başka Bulls silahı daha var artık. Ancak onun asıl görevi Lebron'u ve Wade'i hücumda daha etkin kullanmanın şartı olan top dolaşımının artırılması ve ribaund probleminin çözülmesi olacaktır. İlki özellikle kendi evinde oynadığı maçlarda çözülmesi daha kolay bir problem olsa da ribaund problemi için nasıl bir çözüm üreteceğini gerçekten çok merak ediyorum. Noah, Boozer, Gibson, Ömer hepsi iyi ribaundçu. Deng ve Rose da pozisyonlarına göre iyi ribaund katkısı veren oyuncular. Miami kısa 5'iyle yarı sahaya mahkum kaldığında ribaund almaları oldukça zorlaşıyor. Spoelstra'nın mutlaka tempoyu yükseltmesi şart fakat play-off'lar söz konusu olduğunda bu o kadar da kolay bir iş değil.

Bulls'un tüm maçlarda bu kadar etkili hücum etmesi zor. Ancak topun kıymetini bilerek ve savunma enerjisini hiç düşürmeden oynanacak bir ikinci maçta alınacak galibiyetle bu serinin ilk köşesi dönülmüş olunur. Spoelstra eğer kısa 5'inde ısrarcı olur ve tempoyu arttıramazsa Heat için tatil çok uzakta değil. Ancak Bulls'un ilk maçtaki farkın rehavetine kapılarak ilüzyona uğramaması gerekiyor. İkinci maçta hem James hem de Wade daha istekli ve daha agresif olacaktır. Bulls için ise belirleyici olacak olan yine savunma düzeyi ve ribaund-kenar farkıdır.

Yazıyı Taj Gibson'ın Humiliation adını verdiğim videosu ile sonlandırmak isterim: