Navbarı Gizle / Navbarı Göster

Ana Menü

19 Mayıs 2011 Perşembe

Chicago Rüzgarı Tersine Esince


Maçtan önce bir çok kişi gibi benim de beklentim Big Z'nin tekrar rotasyona dönmesi ve hatta ilk 5'e yerleşmesiydi. İlk maçta ribaundları Bulls domine ederek maçı farklı kazanmış, Heat kısa 5'in hiç bir avantajından faydalanamamıştı. Ilgauskas'ın kenarda takım elbiseleri ile oturduğunu gördüğümde Spoelstra'nın "elimizdekilerle bunu halledebiliriz" açıklamasının blöf olmadığını anladım ve rahatladım. Nitekim maç da ilk maçtan çok farklı başlamadı. Bulls hücum ribaundlarını alarak berbat hücumunu kompanse etmeyi ve maçın içinde kalmayı başarıyordu.

Önce Rose'un erken iki faulle kenara gelmesi, sonrasında da yaklaşık 4-5 Bulls aleyhine çalınan yanlış düdük momentumun bir anda Heat'e geçmesini sağladı. Bulls'un zaten ilk maçtaki kadar iyi hücum edemeyeceğini bekliyordum ama bu kadar kötü bir hücum performansını beklemiyordum. Faul problemi nedeniyle kenarda oturduktan sonra tekrar ritmini bir türlü bulamayan Rose normalde rahatlıkla sayıya çevirdiği bir çok pozisyonu bitiremedi. Üstelik sadece şutları kaçırmakla kalmadı, çok kritik anlarda bir çok yanlış kararıyla Bulls hücumlarının krize girmesine neden oldu. Pick n roll sonrası toptan çok çabuk vazgeçerek, ilk maçta Bulls'un James ve Wade'i düşürdüğü tuzağa Heat tarafından düşürülen isim oldu. Maç boyunca isteği ve enerjisi de beklediğimin altındaydı. 

Udonis Haslem'in bir anda toplamaya başladığı ribaundlar maçın başındaki görüntüyü tersine çevirmeye başladı. Bulls kısaları ilk çeyrekte hücum ribaundlarına girmeye çalışırken Heat ise hızlı hücumlara koşmak için genellikle erken bıraktığı ribaundlara daha çok konsantreydi. Devre bittiğinde 11-2'lik fast break üstünlüğü Bulls lehineydi fakat kısaların verdiği ribaund katkısı sayesinde Bulls'un ikinci şans sayılarını çok kısıtlamayı başardı Heat. Haslem sadece ribaund katkısı vermedi, hücumda da bir anda Heat'in çok ihtiyaç duyduğu ekstra kıvılcımı takıma verdi. Haslem'in istatistiksel olarak katkısı, takıma yaptığı mental katkıyı göstermeye yetmiyor.

Rose gibi hücumda yapması gereken sayıları yapamayan bir başka isim Boozer ve Noah olunca Bulls hücumları büyük krize girdi ve üçüncü çeyrekte kötü şutların ribaundları Bulls potasına smaçla biten hızlı hücumlara dönüşmeye başladı. Hızlı hücum sayılarını bu çeyrekte dengelemeyi başaran Miami, normal sezon da dahil olmak üzere ilk kez bir Bulls maçının 3. çeyreğinde rakibini out-score yapmayı başardı. Thibs Noah ve Boozer'ın isteksizliği ve etkisizliğine daha fazla kayıtsız kalamadı ve Brewer, Taj ve Ömer üçlüsünü Rose ve Deng ile birlikte sahaya sürerek savunma seviyesini tekrar yukarı çekmeye başardı. Bulls Deng'in de kötü bir hücum performansı sergilediği maçta bu 5'li ile bir ara 17-6'yı bulan bir seri yakalamayı başararak tekrar oyunun içine girmeyi başardı. Maç boyunca 10 serbest atış kaçıran takım tüm olumsuzluklara rağmen 73-73 beraberliğe getirmeyi başarsa da maçı, bu noktada Ömer'in kanama nedeni ile kenara gelmesi ve Lebron'un sazı eline alıp maçı muhteşem kapaması ile kaybetti. 

Ribaund farkının bu kez 45-41 Miami lehine olmasında Lebron, Wade, Haslem ve Mike Miller'ın verdiği ekstra katkı kadar, Bulls uzunlarının düşük enerji ile sahada olmasının da büyük etkisi var. Miller 18 dakikada 7 ribaund alırken, James 10 ribaund ile maçın en çok ribaund alan oyuncusu oldu. Wade'in 9 ribaundu Boozer ve Noah'ın ribaund sayılarından (8'er) fazla. Gibson'ın 21 dakikada sadece 1 ribaund alabilmiş olması da dikkat çekici. Heat kısaları ile ribaunda ekstra katkı vererek hızlı hücum sayılarından feragat etti fakat Bulls hücumlarına ikinci şans sayılarını tanımayarak büyük darbe vurmayı başardı. Rose, Deng, Boozer, Noah, Korver hepsi normalde attıkları şutları kaçırdılar, bir kaç top çemberin içinden çıktı ve üstüne bir de kaçan 10 serbest atış eklenince ilk maçtan 28 sayı daha az attı takım. Özellikle pick n roll sonrası Rose uzuna pası attığında hemen gelen yardım ve topa baskı ile defansif olarak Heat'in bu maçta daha iyi olduğunu kabul etmek lazım fakat 28 sayılık farkta Bulls'un kötü bir maç çıkarmış olmasının etkisi de büyük. Rose'un drive kanallarını Heat kapatabildiği kadar kapattı ancak ilk maçta bulduğundan daha fazla drive imkanı bulan Rose bu kez hem faul alamadı, hem de bu pozisyonları sayıya çeviremedi. Wade ilk maçın neredeyse tamamında Rose'u savunmak zorunda kalınca son çeyrekte oldukça yorulmuştu fakat Spoelstra bu kez son çeyreğe kadar Wade'i savunmada Rose'a vermeyerek yorulmasını engelledi. Rose özellikle rahat soktuğu orta mesafe şutları ve penetreleriyle bu seçimi Heat aleyhine cezalandırmalıydı. Bulls hücumda sıkıştığında ve süre çok azaldığında genelde Rose pozisyonu yaratan isim oluyor ve Rose etkisiz kalınca Bulls hücumu belirgin bir şekilde aşağı doğru düşmeye başlıyor.

Bu sezon muhtemelen izlediğim en kötü Rose performansıydı fakat bu benim için aynı zamanda üçüncü maç öncesi en büyük umut kaynağı. Ne zaman kötü bir maç oynasa sorumluluğu üstüne alan D-Rose, bu maçların hemen sonrasında oynadığı maçlarda (ya da aynı rakiple oynanan diğer maçta) mutlaka ekstra performans ortaya koyuyor ki Miami'de buna çok ihtiyacımız olacak. Oyun kurucu mentalitesi ile bazen yapması gerekenden fazla top dağıtan Rose özellikle deplasmanlarda sorumluluğu erken alıp Heat'in erken güven ve momentum kazanmasını engellemek zorunda. Bu kadar kısa ve kısıtlı uzun rotasyonuna sahip Heat'in, Bulls'dan fazla ribaund almış olması kabul edilemez. Thibs maçtan sonraki basın toplantısında bu duruma dikkat çekti ve üçüncü maçta durumun değişeceğine eminim. Spoelstra Haslem'den ekstra katkıyı aldığı için bundan böyle rotasyonunda bir değişikliğe gitmeyecektir. Dolayısıyla üçüncü maçta Noah'ın enerjisine çok ihtiyacı olacak takımın. Boozer çok kolay atabileceği pozisyonları pota altında bitiremedi ve onun hücumu da Miami'de önemli bir faktör olmak zorunda. Bulls uzunları hücumda etkili olduğu zaman kısaların üzerindeki baskı da azalıyor. Tersi olduğunda ise Miami savunması daha da güçleniyor çünkü kısalara baskıda iyi olan Heat uzun savunmasında ise çok yetersiz.

Heat'in ilk maça oranla daha iyi yaptığı bir diğer şey ise Wade ve Lebron'un özellikle ilk çeyrekte topla buluştuğunda uzun yardımının gelmesini beklemeden potaya giderek boyalı alan sayılarını bulmak oldu. Bulls Heat karşısında boyalı alan sayılarında fark yedi ki, bunda temel etken Lebron ve Wade'in pota altında bitirdiği pozisyonlardı. Boyalı alan savunması konusunda ilk maçtaki yardım savunmasının yerinde yeller esince Boozer ve Noah kenara gelmek zorunda kaldı. Taj ve Ömer bu açığı kapatarak Bulls savunmasının tekrar kuvvetlenmesini ve işlemesini sağladılar. Ömer Lebron her topu aldığında ona ikili sıkıştırmaya gelerek Lebron'un toptan vazgeçmesini sağladı ve Bulls ite kaka giden hücumlarla bir şekilde dengeyi buldu. Ancak son bölümde Lebron tek başına sürüklediği hücumlarda sayıları bulurken Bulls çok verimsiz hücum etmeye devam edince yenilgi kaçınılmaz oldu.

Üçüncü maçta savunmanın, enerjinin, ribaundların, kısaca herşeyin daha iyi olması şart. Bu maçı kaybetmemizde Heat'in yaptığı ayarlamalar kadar kötü bir maç çıkarmış olmamızın da etkisi var. Miami'de kötü maç oynama lüksümüz yok. Hakemlerin United Center'da bile Bulls'a bu kadar rahat düdük çalıyor olmaları, Miami'de yaşanabilecekler hakkında fikir veriyor. Bulls'un ne olursa olsun enerjisini ve isteğini düşürmemesi gerekiyor. Heat demoralize olduğu zaman dağılan bir takım. Bulls ise düştüğünde hep ayağa kalkmasını becerebiliyor çünkü takım kimyası çok üst düzey. Ev sahibi avantajını deplasmanda alınacak bir galibiyetle tekrar ele geçirebilirse, United Center'da oynanacak 5. maç serinin kaderi için belirleyici olacaktır. Miami'nin bugünün üzerine çıkabilecek bir potansiyeli yok fakat Bulls'un yapacağı ayarlamalarla çok daha iyi performans gösterebileceğini biliyoruz.

Rüzgar şimdi Heat'in arkasında esiyor ve üçüncü maça kadar herkes tekrar şampiyonluk şanslarını konuşmaya başlayacak. Bulls ise tüm sezon olduğu gibi yine kendilerine inanmayanları yanıltmaya hazırlanacak. Ne olursa olsun, muhteşem bir üçüncü maç bizi bekliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder