Navbarı Gizle / Navbarı Göster

Ana Menü

23 Mart 2011 Çarşamba

İki Maç: 73 Sayı


Önce United Center'daki 40 sayılık Kings galibiyeti, dün gece de Doğu'da 5. sırada bulunan Hawks karşısında alınan 33 sayılık galibiyet. Bulls iki maçta rakiplerine 73 sayı fark atarak takım tarihinin rekorunu kırarken, play-off'lara doğru herkesin saygısını kazanmaya devam ediyor.

Savunma anlamında daha iyi maçlar izlediğimiz dahi oldu ancak son iki maç muhteşem savunmanın yine muhteşem hücumla birleşmesi ile ortaya çok daha korkutucu bir tablo çıktı. Kings savunması zaten sayı atmanın zor olduğu bir savunma değil ancak 8 oyuncunun çift hanelerde olması ve 132 sayı sadece Kings savunmasıyla açıklanabilecek bir durum değildi. Nitekim dün gece alınan 33 sayılık farklı galibiyet bunun en büyük göstergesi oldu. Bulls sezon boyunca hep çok övülen takım kimyasını hücumda top paylaşımına dönüştürmeyi başararak bir kaç seviye daha yukarı çıkmayı başardı.

Takım kimyası söz konusu olduğunda klasik bir tablo vardır. İşler iyi giderken herkes takım kimyasının ne kadar iyi olduğundan, takımda herkesin ne kadar birbirini sevdiğinden bahseder. İşler ters giderken ise tersi bir durum vardır. Aslında bu biraz tavuk-yumurta paradoksu gibi. Takım kimyası işler iyi gittiği için mi iyidir, yoksa işler iyi giderken takım kimyası iyi mi olur? Bu soruyu Josh Smith'e sorsaydınız en güzel cevabı o verebilirdi nitekim dün gece maç sırasında yapılan röportajda Hawks'ın bu seneki düşüşün sebebi olarak takımda güven olmadığından bahsederken, Bulls başarısına dair önemli bir noktaya da değindi farkında olmadı. Lideri Derrick Rose gibi mütevazi ve bencillikten çok uzak bir yıldız olan takımda diğer parçalar da bir arada daha güçlü olduğunun farkında olunca ve takım içerisinde arkadaşlık ciddi anlamda NBA'de az rastlanır bir seviyede olunca iyi bir takım kimyasından bahsetmemek elde değil. Ancak saha dışındaki bu kimyanın saha içine yansıması bambaşka bir konu. Bu konuda ise en büyük pay yazı resmi olarak seçtiğim adama ait: Tom Thibodeau. 

Basketbolda savunma kişisel bir olgu değildir. Ne kadar iyi savunmacı olursanız olun, takım olarak iyi savunma yapamıyorsanız tüm çabalarınız boşa gider. Pick & roll hücumları artık neredeyse tüm NBA takımlarının en önemli hücum silahı ve bir çok takım topu hızlıca dolaştırmakta sıkıntı yaşamıyor. İşte bu noktada savunmada rotasyon ve yardım savunması ön plana çıkıyor. İyi savunma takımlarının hepsi savunma rotasyonunda ve yardım savunmasında üst seviyelerde. Bu sadece antrenmanla ya da çalışmayla elde edilebilecek bir meziyet değil. Bunun içerisinde güven gibi psikolojik faktörler de var. İşte tüm bu faktörler bir araya gelince takım kimyası saha içinde bir şeyler ifade eder hale gelebiliyor. Tabii işin savunma yanıyla kısıtlı değil bu durum. Savunmada yardımlaşmayı çok iyi yapan, rotasyonu hızlıca ve dengeli bir şekilde başaran Bulls aynı akıcılığı sezon ilerledikçe hücumda da yakalamayı başardı. Takım içerisinde zaten herkes bencillikten uzak ve topu paylaşmaya açık. Hücum anlamında kısıtlı yetenekler ancak bu şekilde iyi bir takım olunabileceğinin farkındaydı sezon başında bu yana. Thibs hem süre rotasyonları ile hem de kenar oyuncularına verdiği özel değerlerle bunları sağlamada büyük rol oynadı. Başta Derrick Rose olmak üzere takımda tüm oyuncular daha iyi durumda olan arkadaşına pas atmaktan çekinmiyor. Rose bir çok maçta takım arkadaşlarını oyuna sokabilmek adına çok az top kullanarak maça başlıyor. Öyle ki sezonun başlarında bu Bulls'un bir çok maça yavaş başlamasına sebep oluyordu ve Derrick üçüncü ve dördüncü çeyreklerde turboları açıp galibiyeti getiren isim oluyordu. Maçın başından itibaren agresif bir şekilde potaya saldırdığı maçlarda ise Bulls hem önemli takımları yenmeyi başardı, hem de zayıf rakiplere karşı maçı erken koparabildi. Sezonun ilk bölümünde bir çok maç geriden gelip kazanırken de benzer sorun yaşanıyordu. Ancak bugün takım tamamen sağlıklı ve tüm oyuncular kendilerine olan güvenin farkında ve gelişimlerine de devam ediyorlar. 

Tom Thibodeau asla yetinmeyen bir koç. 40 sayı farkla kazanılan maç sonunda ilk yarı savunmadan memnun değilim diyor, farklı kazanılan maç sonunda son bir buçuk dakika olanlar hoşuma gitmedi diyor. Kenardan sürekli oyuncularına talimat veriyor ve hatta zaman zaman molalar alıp oyuncuları fırçalamaktan geri kalmıyor. Ancak ne olursa olsun oyuncularına güvenini asla yitirmiyor ve onların güven konusunda tüm eksiklerini giderebiliyor. Korver'ı Miami maçında yaptığı büyük savunma hatası sonrası molanın neredeyse yarısı boyunca azarlamasına rağmen maçın en kritik dakikalarında kenara almaktansa onu tekrar sahaya gönderdi. Korver çok önemli bir üçlük atarak o maçı kazandırdı. Luol Deng, Kobe takasıyla gönderilmediğinden bu yana taraftarın hedefi haline gelmiş, özellikle Del Negro döneminde hücumda çok verimsiz kullanılarak tüm özgüveni tüketilmişti. Thibs Deng'in yeteneklerine ve yababilirliklerine çok inandı, sezon başından bu yana D-Rose için söylediğinden daha fazlasını Deng için söyledi. Bugün geldiği özgüven seviyesi ile oynadığı oyun ortada. Deng'in yapabilecekleri konusunda herkes hemfikirdi ancak bunun için bolca özgüvene ve doğru sisteme ihtiyacı vardı. Luol Deng tek başına sizi omuzlayıp götürebilecek bir oyuncu değil ancak doğru sistemde eşi bulunmaz bir merkez parçası olabilecek bir oyuncu. İşte Thibs'in bu takımı şampiyonluk kalibreli bir takım haline getirirken yaptığı en önemli işlerden biri bu oldu.

C.J. Watson, Ronnie Brewer, Luol Deng, Taj Gibson ve Ömer Aşık. Tüm NBA'in en iyi savunma yapan beşi. Oynadıkları süre 48 dakikaya vurulduğunda maç başına yaklaşık 70 sayı yiyor bu beşli. Thibs bu beşliyi sahada bir arada tutmak konusunda azami gayreti gösteriyor. Sezon başında özellikle hücumda sıkıntı yaşan bu beşli artık hücum çok daha akıcı hale gelince ve oyuncuların özgüvenleri yükseldikçe çok daha verimli hale gelmeye başladı. Bugün Bulls takımında ilk 5 oyuncuları kenara geldiklerinde bir çok koçun yaptığı gibi bir kaç  hücum işler iyi gitmeyince hemen tekrar oyuna dönmeyeceklerini biliyorlar. İlk 5 ya da kenar oyuncusu kim olursa olsun, kötü gün geçiren oyuncuyu herkes kolluyor. Ömer'in yaptığı smaçlar ya da güzel hareketleri sonrası Bulls bençine bir bakın. En önde ayağa fırlayan kendi dakikalarını çalan Joakim Noah. Hemen yanında sezonun MVP'si, tüm dünyanın gözü üzerinde yıldızı Derrick Rose. C.J. Watson bir çok NBA takımında rahatlıkla ilk 5 çıkabilecek, maç başında 20 sayı ortalamasını çok rahat tutturabilecek bir isim. Rose'un oynamadığı Denver maçında attığı 30 sayıyı söylememe gerek yok herhalde. Başka bir çok oyuncu takas döneminde gitmek isteyebilirdi oysa Watson takım içerisinde rolünün farkında, şikayet etmeden işini yapmaya devam ediyor. Bogans'ın ilk 5 başlamasını tüm dünya sorun edinirken ne Korver ne de Brewer daha çok hak ettikleri o pozisyon için şikayetçi olmadılar. Çünkü bunun da sistem gereği olduğunun farkında oldular, takım içerisinde rollerini kabul ederek bugün gelinen nokta için çok önemli katkı verdiler. İşte bu başarının ve dengenin mimarı Koç Thibs. Tabii bu takımı bir araya getiren John Paxson ve Gar Forman'ın da hakkını vermek lazım.

Bugün itibari ile yarım galibiyet önünde Boston'ın, doğuda lider durumda takım. Play-off'lara artık çok az zaman kaldı. 6 içeride 6 dışarıda olmak üzere 12 maçı var Bulls'un. Doğuda birinci sırada olmak hem ilk turda Pacers, Bucks gibi bir takımla eşleşmek demek, hem ikinci turda Orlando-Atlanta galibi ile eşleşmek demek, hem de ev sahibi avantajını finallere kadar taşımak demek. NBA finallerine giden yolda bu çok büyük bir avantaj olur Bulls için. Doğuyu ikinci bitirmesi durumunda şu anki duruma göre NYK ile ilk turda, Miami-76'ers galibi ile ikinci turda eşleşmek demek olacak ve olası bir Boston doğu finalinde ev sahibi avantajını yitirmek anlamına gelecek. Bunun çok daha zorlu bir yol olduğu ortada. Neyse ki Thibodeau her maçı ayrı bir hedef olarak gören ve hiç bir şeyi garanti görmeyen bir isim. 30 sayı öndeyken dahi takımın savunmada hiç vites düşürmeden oynaması Doğu liderliği için sonuna kadar mücadele edileceğinin de göstergesi. 

Sırası ne olursa olsun takas sonrası Boston ve zorlu maçlardaki performansı ile Miami de dahil, doğuda hiç bir takımın Bulls ile oynamak istediğini sanmıyorum. Doğunun en iyi basketbolunu oynayan takım durumunda Bulls ancak play-off atmosferi çok başka. Normal sezondan çok daha sert ve sıkı savunmalara karşı oynayacak takım. Ayrıca rakiplerin D-Rose için özel önlemler alarak onun etkinliğini düşürmek isteyecek. Savunma konusunda zaten kimsenin şüphesi yok, ancak bu hücum akıcılığı ve doğru hücumda inat play-off'lara taşınabilirse, Bulls'u yeniden NBA finallerinde sahne alırken görmek kimseyi şaşırtmamalı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder