Navbarı Gizle / Navbarı Göster

Ana Menü

17 Nisan 2011 Pazar

Play-Off'lara Hoşgeldiniz!



Sadece doğunun değil tüm NBA'in en iyi derecesine sahip Bulls karşısında, play-off'lara en kötü derece ile giren Pacers... Herkes çok kolay olacağını düşündü ama burası NBA. Üstelik tüm sezon boyunca Bulls için hiç bir şey kolay kazanılmadı.

Bitime 48 saniye kala Korver'ın Pacers'ın böğrüne sapladığı hançere kadar Bulls bir kez bile öne geçmeyi başaramadığı bir maçı kazandı. Bu kadar zor olmaması gerektiği bir gerçek, ancak hangi takıma sempati besliyor olursanız olun, dün akşam oynanan maçtan zevk almamak mümkün değildi. Play-Off'ların geldiğini hatırlamak için daha iyi bir başlangıç düşünemiyorum bile.

Pacers kısıtlı bir takım, ancak onları bu seviyede tutan en önemli şey enerjileri. Frank Vogel'ın elinde süpürülseler dahi kimse için sorun olmayacak bir takım var. Bulls sezon boyunca her maçı üst düzey mücadele, savunma ve enerji ile oynayarak başarılı oldu ve rakip Pacers gibi kolay lokma olacağı düşünülen bir takım olsa dahi bu durum farklı olmayacaktı. Ancak gerek bir kaç spesifik tercih, gerek Pacers'lı oyuncuların baskıdan uzak rahat oyunları ve erken buldukları güven, gerekse Bulls'un bir kaç sıkıntısından biri olan yavaş başlangıç Pacers'ın öne geçmesini sağladı. Normal sezonda bir çok maçta geriye düşüp, büyük farkları kapamayı başarmıştı Bulls. Play-Off'larda da durum değişmedi.

Seriyi değerlendirirken Hansbrough'un Bulls'u sıkıntıya sokabileceğini ve Thibodeau'nun buna özel önlem almayı düşündüğünü yazmıştım. Thibs Collison'ın tepede oynadığı pick&roll'larda Rose'un perdenin altından geçmesini isteyerek Hansbrough'nun savunmacısının üstünde kalmasını sağlamak istedi. Collison perdenin altında kalan Rose'dan uzakta attığı şutları sokmayı başarınca bu önlem çok fazla işe yaramadı. Pacers ayrıca hücumda oldukça sabırlı kalarak top sürmeyi kesmeden arka arkaya perdelemelerle Bulls savunmasının dengesini bozmayı da başardı. Hibbert maçın henüz başında içeri penetre eden oyuncunun arkasında giden savunmanın bıraktığı boş alanlarda hemen pozisyon alarak hücum ribaundlarını aldı ve tiplerle pozisyonları bitirmeyi başardı. Bulls ise hücumda Boozer'ı uzun Pacers pota altında yeterince verimli kullanamayınca Pacers hücum basketboluna yetişmekte zorlandı. Ancak Pacers ne zaman farkı açmaya başlasa Rose hemen turboları açtı ve Bulls'u maçın sonuna kadar oyunda tutmayı başardı.

İkinci çeyrekte C.J. Watson, Ronnie Brewer, Luol Deng, Taj Gibson ve Ömer Aşık'lı savunma 5'i ile başladı Bulls. Bu beşli tüm NBA'in en iyi savunma yapan beşlisi. Ancak bu oyuncular sahadayken hücum olarak çok kısıtlanıyor Bulls. Bu süreçte savunma kaynakları sayılar dışında sadece C.J. Watson'ın birebirde yarattığı sayılara kalıyor iş. Watson ise her zaman rahat soktuğu şutları kaçırınca potaya bakmamaya başladı ve Bulls hücumları büyük bir çıkmaza girdi. Thibs durumun hemen farkına vardı ve bu beşlinin sahada uzun süre kalmasını engelledi. Savunma anlamında iyi işler çıkarsalar da özellikle Rose'un tek başına Bulls hücumlarını ayakta tuttuğu bir günde hücum anlamında yetersiz kalmaları nedeni ile bir kaç dakika daha erken geldi yedekler kenara. Luol Deng ilk yarı boyunca Granger'ı savunmada çok iyi kilitlese de hücumda etkili olamayınca devreye Bulls 55-51 geride girdi.

Derrick Rose ilk yarı boyunca  Bulls'u tek başına ayakta tutan isim oldu hücumda. Pacers ikinci yarıda onu biraz daha yavaşlatarak maçı kazanmak istedi ve üzerine biraz daha uzun ve fizikli bir oyuncu olan Paul George'u vermeye başladı. Ancak Rose için onu kimin tuttuğunun pek önemi olmadı. Maç boyunca  en ufak boşlukları dahi değerlendiren Rose oldukça agresif bir oyun çıkararak hem Pacers uzunlarını faul problemine soktu, hem de çizgiden bulduğu sayılarla Bulls'u oyunun içinde tutmayı başardı. Rose maç boyunca 21 kez geldiği çizgiden 19 isabet bulurken, Pacers'lı oyuncuların sert faullerinde dahi geri adım atmayarak çok önemli bir karakter göstermiş oldu. Onu pota altından yıldırıp uzaklaştırmak Play-Off serüveni boyunca tüm takımların stratejisi olacak ancak bu Rose için yeni bir şey değil ve buna çok hazır. Üstelik takımda o sertliğe karşılık göstermekten çekinmeyecek Bogans ve Kurt Thomas gibi oyuncuların bulunması, normalde oldukça sessiz bir oyuncu olan Luol Deng'in dahi liderinin arkasında olduğunu göstermek için tepki göstermesi Bulls'un bu stratejilere karşılık vereceğinin de önemli bir göstergesi.

İkinci yarı ile birlikte Bulls savunmada daha sıkı olmasının gerektiğinin farkında başladı maça ve stratejiler değişti. Rose perdelerin altından geçmek yerine kısa süreli show-up'a dönünce Bulls, Hansbrough en iyi yaptığı iş olan orta mesafe şutlarını bir bir sokmaya başladı. Boozer maç boyunca faul problemine girip süresi kısıtlansa da Hansbrough'nun etkili olduğu dakikalarda onu savunmak için sahadaydı. Hem boy, hem de kol uzunluğu olarak iki adım gerisinden şutuna yetişmesi mümkün olmadığı Hansbrough'yu tutmak Boozer gibi savunmada çok sıkı olmayan bir oyuncu için zor. Zira Boozer şutunu engellemek için çok yakın alıp, ribaund pozisyonunu vermek ve kolay geçilmek istemiyor. Pota altında Noah-Thomas savunma anlamında Bulls için daha iyi bir eşleşme ancak bu kez de Boozer'ın pota altı üretiminden mahrum kalıyor takım. Her ne kadar gününde olmadığı için verimsiz bir maç çıkarsa da Boozer'ın üretimi Bulls hücumlarının rahatlaması açısından çok önemli ve çok elzem. Üstelik Boozer içeride üretken oldukça Rose'un üstünden yük aldığı gibi onun penetre kanallarını da üzerine yaklaşan savunmalarla daha da açıyor. İlk yarıda oldukça suskun olan Granger ikinci yarıda Deng'in elinin üzerinden attığı şutlarla ve hızlı gelinen hücumları bitirdiği pozisyonlarla Pacers'ı maçta önde tutmaya devam ederken, Bulls tarafında ise Deng hücumda biraz daha canlandı. Geride olmanın etkisiyle Korver'ın uzun süreli perde oyunları sonrasında topla buluştuğu oyunları oynayamayan Bulls bir kez daha imdat camını kırdı ve Derrick Rose maçı tamamen kontrolüne aldı.

Yukarıdaki videoda büyük kısmını gördüğümüz son bölümde Bulls savunmada seviyeyi en yukarıya çıkarırken hücumda ise Rose'un tek kişilik gösterisi sahne aldı. Maçta Bulls'un son 12 sayının 5'inde Rose asist yaparken, 7'sini ise kendi attı. 16'ya 1'lik seri ile maçı kapatan Bulls'un savunmada işini kolaylaştıran ise Granger'ı isolation hücumu ile birebir bırakarak akıcı hücumlarını bir anda durağanlaştıran Pacers oldu. Arka arkaya perdelerle savunma dengesini bozan Pacers son bölümde bundan vazgeçti ve Bulls'un adeta ekmeğine yağ sürerek zorlama atışlar kullanmaya, yerleşmiş ve dengeli Bulls savunmasına karşı hücum etmeye başladı. Hücumda Rose ile groki olmuş bir boksöre yumruklar savuran rakibi gibi Bulls bir bir sayıları bulurken Pacers'ın verecek cevabı olmaması onların için çok büyük bir sürprizin, çok büyük bir hayal kırıklığına dönüşmesine neden oldu. Son 48 saniyeye kadar hiç öne geçemeyen Bulls, Korver'ın üçlüğü ile tabutun çivisini çakarken, son bölümde umutsuzca sayı arayan Pacers'a son darbe Noah'tan ard arda iki blokla geldi.

Pacers için kazanmaya en yakın oldukları maç bu maç olabilir. Bulls gerekli uyarıları alarak konsantrasyonunu ve savunma enerjisini daha yukarı çekmeli. Özellikle maçın başında yüksek enerji ile rakibini hemen oyundan düşürmeli. Aksi takdirde kaybedecek hiç bir şeyi olmayan bu genç ve enerjik takıma kazanacakları güvenini veriyorsunuz ve o güveni kırmak işleri çok zorlaştırıyor. Seri ilerledikçe Bulls'un çok daha iyi basketbol oynayacağını ve özellikle Rose dışında diğer oyuncuların da devreye gireceğini düşünüyorum. Derrick Rose tek başına bir şov sergileyerek bu maçı kazandırdı ancak Bulls'un onun enerjisine play-off'lar boyunca çok ihtiyacı var ve o enerjiyi daha ekonomik kullanmak zorunda. Boozer'dan, Watson'dan ve diğer yan parçalardan daha fazla hücum katkısı alarak, daha iyi hazırlanmış savunma ile kazanmak bu kadar zor olmayacaktır. Ancak normal sezondaki gibi, play-off'lar boyunca da Bulls için hiç bir şey kolay kazanılmayacak. Rakip kim olursa olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder